Anadolu’nun ilk medeniyetlerinden Hititlerin başkenti Hattuşa Ören Yeri’nde 1907’de başlayan arkeolojik kazılar, Alman Arkeoloji Enstitüsünden Prof. Dr. Andreas Schachner başkanlığında devam ediyor.
Kazılarda yeni tespit edilen, Hint Avrupa Dil Grubu’na ait olduğu değerlendirilen, Kalaşma ülkesine ait ölü dil, Hattuşa’da bu yılın en önemli keşiflerden biri olarak dikkati çekti. Schachner, bu yıl kazılarda bir Hitit binasında yüzeyi aşınmamış, üzerinde Hititçe ve sonradan Kalaşma dilinde yazıldığı tespit edilen metnin yer aldığı tablet bulduklarını söyledi.
Keşfin kazı ekibinde heyecan yarattığını belirten Schachner, tabletin tercüme edilmesi için alanında uzman dil bilimcilerden oluşan ekibin çalışmalara başladığını bildirdi.
BULUNAN TABLET ÇOK İYİ KORUNMUŞ
İlk eline aldığında çok iyi korunmuş olmasından dolayı farklı bir tablet olduğunu hissettiğini aktaran Schachner, “Ben dil uzmanı değilim, tableti epigrafistlere (yazıt bilimi) gönderdim. Onlar ‘okuyoruz ama anlayamıyoruz’ deyince biraz şaşırdım. Sonradan metni daha detaylı inceleyince anlaşıldı ki tabletin üst tarafında Hitit dilinde bir özet var, onun altında henüz bilinmeyen bir Anadolu dilinin devam ettiğini görüyoruz. Hitit metninin sonunda diyor ki ‘Bundan itibaren Kalaşma ülkesinin dilinde oku’. Ondan sonra Kalaşma ülkesinin dilindeki metin geliyor.” diye konuştu.
Schachner, Kalaşma ülkesinin bugün Bolu-Gerede ve Karabük’ün bulunduğu Batı Karadeniz’de yer aldığını düşündüklerini anlattı.
Yeni bir dilin keşfedilmesinin bilim dünyasına Hititlerle ilgili yeni ufuklar kazandırdığına dikkati çeken Schachner, “Boğazköy’de bulunan on binlerce çivi yazılı tablet arasında zaten çeşitli dillerin olduğunu biliyoruz. Bazılarına isim koyabiliyoruz, birkaçına isim koyamıyoruz. Anadolu’nun çok dilli bir toplum olduğu tekrar göz önüne seriliyor bu yeni dille. Aynı zamanda Hititlerin nispeten buradan uzak olan bir bölgeyle ilişkili olduğunu da görüyoruz.” dedi.
“DİNİ RİTÜELLERDEN BAHSEDİLİYOR”
Tabletin Hititçe bölümünde dini ritüellerden bahsedildiğini dile getiren Schachner, şöyle devam etti:
“Bu bizim için de ilginç bir durum ve Hititlere ışık tutan bir durum. Hititler kendilerini ‘Bin tanrılı din’ olarak tanıtıyordu. Hititler fethettikleri bölgenin tanrılarını yıkıp kırmıyordu, tam tersine onları alıp başkentine götürüp, tapınaklara koyup hizmet ederlerdi. Burada da aynısını görüyoruz.
Kalaşma dini ritüelinin kendi dilinde yapılmasını öngörüyorlar. Bunu ne için yapıyorlar, Hititler çok mu toleranslı? Bence toleranstan ziyade bir iktidar kullanım mekanizması. Yani diğerlerinin tanrılarını kendi tapınaklarına koyarak o bölgenin insanlarını kendilerine bağlayabiliyorlardı. O insanlara, kendi topraklarına dahil olma imkanı yarattılar. Böylece gücüne güç katmış oldular. Buna saygı da denilebilir. Hititler bu yöntemle Anadolu’da yaşayan diğer topluluklara saygı göstererek ve kendi sistemleri içinde bir yer göstererek kendi toplumlarına dahil ettiler. Saygı göstererek saygı kazandılar.”
Hititçenin bir Hint Avrupa dili olduğunu hatırlatan Schachner, Hattuşa’da Luvice, Palaca gibi aynı gruba ait dillerin daha önce keşfedildiğini ancak henüz keşfedilmemiş dillerin de olabileceğini vurguladı.
YENİ DİL TERCÜME EDİLİYOR
Yeni buldukları tabletteki çivi yazısıyla işlenmiş metni Latin harflerine çevirebildiklerinin altını çizen Schachner, şunları kaydetti:
“Tabletin tercüme edilmesi için çalışmalar sürüyor. Bir grup halinde linguistler (dil bilimci), özellikle Hint Avrupa dilleri uzmanı, tablet üzerinde kafa yoruyor. Gelecek yıla kadar bir çözümleme ortaya konulabilecek. Sonrasında bilim dünyası tartışarak, herkes kendi fikrini söyleyerek bir çözüm üretecek.”
Schachner, çalışmalar devam ettiği için yeni tabletin görselinin şimdilik kamuoyuyla paylaşılmadığını sözlerine ekledi.